Selam
Derin düşünceler içinde boğulurken niçin böyle düşündüğünü sordu kendi kendine. Tabi ki bir cevap alamadı. Çünkü o anda aklına mantıklı bir cevap gelmiyordu. Şimdi ölsem ne olur acaba diye düşündü. Olacakları zihninde canlandırmak için gözlerini kapadı. Öncelikle bir sonraki gün evine gelenler onu ölü bulacaklardı. Daha sonra yaklaşık olarak iki gün sürecek cenaze işleri. Sonra bir kefen ve bir tabut. Cenaze namazında yüzleri tanımadığı on onbeş kişi. Sahte onaylamalar. Sahte dostluklar.
Herşey o gün ortaya çıkardı. Ama o zamanda o burada olmayacaktı. Daha sonra defnedileceği yere geldiğinde onu toprağın altına atacaklar ve kimse ardına bakmadan oradan kaçacak. Çünkü ölüm onları korkutacaktı. Niçin kimse onunla gelmiyordu. Bütün dostluklar oraya kadar mıydı? Bir sınırı mı vardı hepsinin? Hani nerde o nerde ve ne zaman olursak dostuz sözleri? Hepsi sahteymiş meğer. İşte bunun için şimdiye kadar genellikle yalnız olurdu. Yani o ondan sonrada kendine eşlik edecek bir dost arıyordu. Zordu bulmak ama umutluydu o. Umut fakirin ekmeği diye bir söz vardı galiba güzel türkçemizde. Onu hatırladı. Ve daha bir sağlam sarıldı ekmeğine...
Sevgi ve saygılarımla..