Selam
Ah avcı ah...
Yüreğimi delen avcı. Gönlümü yıkan avcı...
Canımı alan avcı. Güzelim avcı.
Önünden koşup, yakalasın diye ardına baktığım, ruhumu sattığım avcı.
Değersizi değerli yapıp, postu ayrı, canı ayrı koyan avcı.
Sen okla vurursan kanım mı akar?
Hepsi içeride kalır.
Sen en iyisi beni ikiye ayır.
Bir nebze kalmayıncaya kadar, kanım aksın.
Kanım aşk olup, kıpkırmızı güllere dönüşünceye kadar bekle başımda. O
kırmızı güllerin kokusuyla mest ol ki, avcıyı kan tuttu desinler.
Avcım... Ah avcım. Can alan, baş alan, beni alan avcım.
Alıp da aşkı veren avcım.
Av mevsimini bilip, avların tam avlanacak zamanını gözleyen, canın ne zaman
kurban olacağını bilen avcım.
Avken avcı, avcıyken av olan avcım.
Boyun eğdiğim, binine ancak bir can verebildiğim. Gözümün feri, ciğerimin
havası, nefesi. Aklımın ötesinde sevdiğim avcım, böyle av mı olur?
Sen mi avsın, ben mi avım?
Açmışım göğsümü bekliyorum. Acz içinde razıyım avlanmaya. Rıza lokması son
lokmam.
Beklediğim mevsim, beklediğim avcı.
Vurduktan sonraki muzaffer halle etrafına bakan, vurdum, diyen. Ama hiçbir
zaman, vurduğunun, avının bilemeyeceği bir zafer. Hatta avın zaferi. Çünkü,
artık av kalmamış, avcıya geçmiştir av.
Ya... avcım! Kim avcı, kim av?
Avlananla av bir olduktan sonra nerede kaldı zaferin?
Neyin galibisin? Av mevsiminin, aşk mevsiminin galibi mi var?
Karda kalmış kuş kadar, karın bastırdığı av kadar kolay avlanan av olur mu?
Kaçmaktan yorulmuş, korkudan ödü patlamış ceylan gibi ürkek, oku görünce
büyülenmiş gibi kalan avdan, daha kolay av olur mu?
Avcıyla göz göze gelince, her türlü düşünceyi unutan, yaşamla ölümü bir
tutan, o güzel mi güzel, avını yakalamaktan memnun gözlerin büyüsüyle mest,
oku, kılıcı tutan elin kuvvetiyle mecalsiz avı avlamaktan kolay ne var.
Göz yaşlarımın aktığına bakma. Göz yaşlarıyla, sana temiz gelmek için
kendimi yıkıyorum. Onlar yere düşünce, damlalardan güller, çiçekler hayat
bulunca, bil ki! iyice temizlenmişim. Sana lâyık bir av olmuşum avcı.
O zaman hiç acıma bana. Her silahını kullan.
Gözüm avcı, gönlüm avcı, ayağının toprağı olduğum. Önüne konan aşın tadı
tuzu olmak istediğim avcı. Bir can uğruna nedir ki? Bin canım olsa hepsini
uğruna vermek istediğim avcı. Karanlığı nura çeviren avcı, sınırlı canı
alıp, sınırsız yaşamı veren avcı. Vur. Dilersen de mağlubu kutla. Sana köle
olduğu için. İşte zaferim bu, gül yüzlüm, aşk gözlüm, cennet bakışlım.
Vücuduyla dünyanın, gönlüyle letafetin timsali, sırat köprüm avcım.
Hem can alan, hem cânan olan avcım.
Ayrı görmediğim.
Kokusunu, izini bellediğim.
Uğruna dünyaları terkettiğim.
Soframın aşı, suyu. Gözümün yaşı. Aklımı alan yüreğimi delen güneşim.
Avlamak için yetiştirilen, avın güzelliğini bilen avcı. Avı kendinden çok
seven avcı.
Gaddar görünüp can alıcı bilinen sevgisinden öldüren avcı, vur.
Acz ormanında, hayret ağacının altında ab-ı hayat suyunu içerken vur beni.
Seni hem suda hem içimde göreyim. Hem hayal hem hakîkat hem aşk olalım.
Vur avcım vur. Kanımdan olan kırmızı güller senin olsun.
Sonsuza kadar kokla onları.
Sevgi ve saygılarımla..