Selam
Mevlana ve Atom
Büyük İslam mütefekkiri Mevlana Hazretleri'nin, kendisi fizikle hiç istigal etmemesine rağmen, kalp gözü ile alemi seyreden bir mutasavvuf olarak, yıllar önce bize atom parçacıklarının varlığını ve atomun parçalanabileceğini: "Bir zerreyi kesersen, içinde bir güneş ve güneş etrafında dönen gezegenler bulursun." şeklinde sembolik ifadelerle haber verdiğini biliyor muydunuz?
Orta Çağ Avrupa'sında Kitap
Orta Çağ'da İslam dünyasında 10 milyon mevcutlu dev kütüphaneler bulunduğunu . İslam dünyasının 10. yüzyılda, hem derlemelerin zenginliği, hem de kütüphanecilik yöntemleri bakımından Avrupa kütüphaneciliğinden 200-300 yıl ileride olduğunu... Ayni Orta Çağ Avrupa'sı kütüphanelerinde kitapların raflara zincirlerle bağlandığını ve okuyucu kitap okumak istediği zaman bu kitabin rahleye zincirlerle bağlanarak verildiğini... Daha da ileri gidilerek kitapların demir parmaklıklar arasından okutulduğunu biliyor muydunuz?
Haram Yemeyen Ordu
Osmanlı ordusunun, İslam'ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık -bahçelik bir arazide mola verdiğinde Yavuz Sultan Selim'in bütün askerlerin heybelerini arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden bir şey çıkmaması üzerine ellerini Ulu Dergah kaldırıp : "Allah'ım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lütfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim'.' diyerek Rabbine sonsuz hamd-ü senalarda bulunduğunu biliyor muydunuz?
Kendinizi Türklere Emanet Edin
16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini biliyor muydunuz?
Boğazdan Geçmeyen İlaç
Bediüzzaman Hazretleri'nin hasta olduğu zamanlar kullandığı Optalidon ilacı bitince yanındakilerden birine yüz kuruş verip eczaneye gönderdiğini, İlacın fiyatı yüz on kurusa çıktığı için o kardeşin cebinden on kuru ilave edip ilacı alarak Üstad'a getirdiğini, Bediüzzaman Hazretleri'nin ilacı içmek için ağzına aldığı halde bir türlü yutamadığını ve bu işe birkaç defa daha teşebbüs edip bir türlü ilacı yutmaya muvaffak olamayınca ilacı alan kardeşi çağırarak ilacı kaça aldığını sorup da on kuruşu onun ödediğini öğrenince, Üstad'ın on kuruş daha verdikten sonra ilacı rahatça yutabildiğini ve ardından da oldukça ibretli bir
şekilde: "Kardeşim, işte görüyorsun. Başkasının malını yiyemiyorum. Boğazımdan geçmiyor " dediğini biliyor muydunuz?
Ağaca Asılan Zekat
Parası Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir müslümanın günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp
bulamadığını, bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç
tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını... Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını biliyor muydunuz?
Yıkık Mabetler
1936-1957 yılları arasında, komünizm rejiminin kasıp kavurduğu Sovyetler Birliği'nde on dört bin mabedin yıkılarak yerle bir edildiğini biliyor muydunuz?
Sevgi ve saygılarımla..