Selam
ASK
Herkesin içinde sabırlı bir tohum gibi kendi kozasında saklı duran bir aşk yatar, birgün bir güneş parlar, bir yağmur düşer ve tohumun çatlayıp çiçekler açtığını, ruhumuzun rengarenk bir ağaç gibi rüzgarlarla dansettiğini görürsünüz.
Sonra ... O rüzgarlarla danseden çiçekler, bazen manasız kaprislerle, yanlış anlamalarla, hoyrat fırtınalarla örselenip, yeniden insan ruhuna dökülür ve bu kez acının tohumları olur aşkın çiçekleri.
Zakkum yeşili çiçekler halinde büyüyüp, içinizi yakıp kavurur.
Aşka lanet eder, unutmaya çalışır, acıyı öldürebilmek için aşkıda öldürmeye uğraşırsınız. Ve "unuttukça bir şeyler eksilir" sizden.
Acıdan kurtulabilmek için eksilmeye bile razı gelirsiniz (...) Zamanla, hayatın geniş bir bahçe olduğunu, yalnızca sevincin yada yalnızca acının çiçeklerini değil, kaçınılmaz olarak hepsini birden içinde barındırdığını, çiçeklerin bir kısmından vazgeçmenin bahçenin bütününden vazgeçmek olduğunu anlar, bahçeyi bütünüyle seversiniz...
Sevgi ve saygılarımla..